23 Nisan 2013 Salı

Şiddet Eğitimi ve Beyin Yapısı

Şiddet, güç veya baskı yolu ile fiziksel veya psikolojik açıdan canlıya verilen zarar olarak tanımlanır. Peki insan neden şiddet gösterir?
Şiddet davranışının altında genellikle öfkeyi rahatlatma ihtiyacı ve hareketlerini, isteklerini erteleme güçlüğü yatar. Aslında daha anne karnında iken fiziksel tepkilerimizi göstermeye başlarız. Anne karnındaki bebek bir şeyden rahatsızlık duyduğunda annesinin karnını tekmelemeye başlar. Doğumdan sonra annesinin memesinden süt gelmediği zaman annenin memesini ısırır, sonraki küçük yaşlarında istediği olmadığı zaman saç çekmeye, tırmalamaya başlar, benzer öfkeli davranışlar sergiler yine tepki alır böylece öğrenmeye devam eder.
Bebek çevreyi gözlemleyerek büyür ve taklit yapabilme yeteneği geliştikçe anne-babanın ve yakın çevresindekilerin dikkat çekici davranışlarını yineler. Örneklere bakıldığında şiddet davranışının bir kısmının içgüdüsel olduğunu, bir kısmının da öğrenme ile kazanıldığını söyleyebiliriz.
Anne-babalar uygun modeller olarak çocuklarını yetiştirme gayretinde olsalar da çocuk sosyalleştikçe olumlu-olumsuz birçok davranışı öğrenir. Özellikle okul öncesi dönem çocuklarında şiddet davranışı ile sık sık karşılaşırız. Evinde kendi oyuncaklarını, varsa kardeşi haricinde kimseyle paylaşması gerekmeyen, sevdikleri kişilerden yeterince ilgiyi kendi üzerinde toplayabilen bir çocuk okul ortamına girdiğinde uyum sağlamakta zorlanabilir. Çevresindeki her şey artık ona ait değildir ve birçok yaşıtı ile paylaşmak durumundadır. Engellendiği durumlarda istediği oyuncağı elde edebilmek için ya arkadaşının elinden çeker, ya arkadaşını iter ve alır. Bunun nedeni beynimizin en ön kısmındaki frontal lob adını verdiğimiz alın lobunun henüz yeteri kadar gelişmiş olmamasıdır. Frontal lob sosyal ilişkiler, akıl yürütme, dikkat, karmaşık hareketleri düzenler. Bu nedenle bu yaştaki çocuklarda problem çözme becerileri ve dürtü kontrolleri yeteri kadar gelişmemiştir. Eğitimle birlikte çocuk sosyal beceriler kazandıkça paylaşmayı, isteklerini erteleyebilmeyi öğrenecektir.
Akranlarına göre öfke kontrol becerisi açısından aykırı davranan çocukların bu davranışın kemikleşmemesi için destek alınması önemlidir. Bazı çocuklar öfkesini, kaygısını rahatlatmak veya tepki göstermek için tırnak yeme, alt ıslatma gibi davranışlar gösterebilir. Bazı çocuklar öfkesini şiddetle ifade ederek rahatlar. Şiddet davranışının temelinde birçok problem yatabilir. Anne-baba arasındaki geçimsizlik, akran istismarı, travma, özgüven eksikliği, kendini ifade etme güçlüğü gibi birçok etken şiddet davranışına neden olur. Temeldeki probleme yönelik olarak çocuğun eğitim/psikolojik destek alması gerekir.
Şiddet davranışını değerlendirirken çocuğun zihinsel kapasitesini de göz önünde bulundurmak önemlidir. Zihinsel yapısı akranlarından geri olan çocuklar problemlerini şiddet davranışı ile çözmeyi tercih ederler. Bu yüzden davranış problemi bile olsa çocuğun zihinsel kapasitesini değerlendirmek de önemlidir. Böylece çocuğun davranış problemine yönelik çalışmalar mı yoksa zihinsel kapasitesini arttırmaya yönelik rehabilitasyon uygulamak mı gerektiğine karar verebiliriz.
Eğer problem tamamen çocuğun psikolojik dinamiklerinden kaynaklanıyorsa çocuk odaklı çalışmak, eğer çatışmalı aile yaşantısından kaynaklanıyorsa aile odaklı çalışmak uygun olacaktır.
Özellikle okul öncesi dönem ve ilköğretim çağı çocuklarının aile yönlendirmesi ile beraber yönlendirilmemiş oyun terapisi alması yararlı olmaktadır. Buradaki en kritik nokta çocuğu öfkesi dahil tüm özellikleri ile kabul ederek öfke kontrolünü kazandırmaktır. Oyun terapisi sürecinde öfke rahatlamasına yönelik oyunları tercih eden çocuklar bu ihtiyacını oyun odasında karşıladığı için sosyal ortamda şiddet davranışını göstermeyi azaltır.
Özellikle grup içerisinde dağılan çocuklarda aynı ve farklı mizaç özelliklerine sahip akranlarından oluşan sosyal beceri grubuna dahil edilmesi yararlı olmaktadır. Böylece kendi gibi olan ve kendinden farklı özelliklere sahip olan çocuklar olumlu özellikleri pekiştirildikçe olumsuz özellikleri kullanma ihtiyacı duymayarak problemini şiddet kullanmadan çözmeyi deneyecektir. Biz buna ilkel bölge olan limbik sistemin, en gelişmiş olan frontal tarafından denetlenmesi yani akıl yürütmeye başlamak diyoruz.
Eğer çatışmalı anne-baba ilişkisinden dolayı çocuk öfke gösteriyor ya da anne baba tarafından şiddet görüyorsa burada ilk düşünülecek yöntem aile terapisi olmalıdır. Anne-babaya çocuğa uygun modeller olmaları konusunda yönlendirmeler yapmak, anne-baba arasındaki iletişim problemlerini azaltmak hatta anne-babalara çocukları ile nasıl oyun oynayacaklarını öğretmek çocuğun öfke davranışının giderilmesine yardımcı olur.
Bazen de çocuk eğitim eksikliği dışında nörolojik rahatsızlıklarından dolayı şiddet davranışını gösterir. Beynimizin iç yapısında bulunan beslenme, savunma, cinsellik gibi ilkel dürtülerden sorumlu limbik sistem ve beynimizin akıl yürütme, problem çözme, dürtü kontörlü, dikkat vb. işlevlerden sorumlu alın lobu arasındaki bilgi alışverişi ile öfkemizi kontrol edebiliriz. Bu alanlarda doğumsal veya sonradan oluşan işlevsel bozuklukları olan çocuk, yetişkin, yaşlı tüm yaştaki kişiler şiddet davranışını gösterir. Ayrıca beyindeki serotonin, dopamin, norepinefrin gibi kimyasal maddeler de davranışlarımızın şekillendirir. Bu kimyasal maddelerin yetersiz salgılanması veya fazla salgılanması da davranış problemlerine neden olabilir. Örneğin motivasyonu arttıran kimyasal madde fazla üretilirse veya dışarıdan fazla alınırsa aşırı motivasyon aşırı davranış bozukluğuna götürür. Bu nedenle çocuk veya yetişkin öfke kontrol problemi gösteren tüm bireylerin öncelikli olarak nörolojik/psikiyatrik muayene olmasını ve ardından kişiye özel olarak belirlenecek tedavi/eğitim programına dahil edilmesini öneriyorum.
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder